13.08.2009

MEX:2 USA:1


Bu adamlar da inanilmaz iki ezeli rakip olmaya başladılar. Zaten hep öyleydiler tabi coğrafi, siyasi nereden bakarsanız bakın ama futbolda Amerika'nın uzun yıllar herhangi bir takıma rakip olabilecek bir organizasyonu olmadığı için bu kadar iddalı olmuyordu karşılaşmalar. Şimdi her geçen maç öncesi ve sonrasıyla tam bir derbi havasında geçiyor. Günlerdir her iki ülkenin beklediği karşılaşma da oynandı ve Meksika 2-1 galip gelerek iddasını sürdürdü. Amerika hemen maçın başında öne geçmesine rağmen 81. dakikada yediği golle yıkıldı. Amerika'nın Konfederasyon Kupası havasını da almış oldu Meksika. Şahsen Meksika'ya karşı bir sempatim var, kazansın istiyor insan.


Şimdi 4'er maçları var ve grupta Costa Rica bir adım önde görünüyor.

11.08.2009

Chelsea'ye mi? Yok artık....

Yok artık dedik ama Capello'nun geçenlerde yaptığı açıklama Beckham'ın bu yaz Güney Afrika'da oynamak için mutlaka Avrupa'da oynaması gerektiği yolundaydı. Gözden uzak, gönülden ırak olurmuş. Zaten Amerika'da iyice suyu ısındı, bir an önce kapağı bu tarafa atmak isteyecektir.

Geçmiş Olsun


Bir daha görmek istemiyordum kendisini herhangi bir marka altında yarışırken ve en azından dönmeme kararı beni sevidirdi.

Kimse kusura bakmasın yaptığı ve kırdığı ne varsa benim için önemli değil. Nedeni şu cümlede ve bu linke :

"Michael Schumacher was penalised his second place in the championship after he tried to take out Jacques Villeneuve at the European Grand Prix. He kept his points and his positions in the races."

Bu cumle de burada.

Var mı itirazı olan?

Aurelio-Senna-Poulsen-Christian


Özellikle son iki transfer sezonunda Fenerbahçe'de rahatça gözlemlenebilen bir davranış şekli bu. Kendileri için hayatı öneme sahip bölge için Aurelio sonrası bir türlü istedikleri oyuncuya kavuşamadıkları gibi çok fazla da vakit kaybediyorlar. Bu ekstra ısrarcılıklarını anlamak mümkün değil. Zira şu anda özellikle büyük klüplerimiz Avrupa genelinde çok büyük klüplerin verebildiği yıllık ücretler teklif edebiliyorlar. Son dönemde kalburüstü oyuncuların hatırı sayılır bir şekilde artmasının altında kuşkusuz en oneme sahip nokta bu. Zira zaten siz oyuncuya bu cazip teklif ile gittiğinizde verdiği reaksyon bu işin olurunu size gösteriyordur. Geçen yıl Senna bu yıl da Poulsen'de yukarıda özetlemeye çalıştığım olay yaşandı diye düşünüyorum. Geçen yılki facianın üzerinde bile durmuyorum bu yıl da yine peşinden koşulandan çok uzak birine razı oldular gibi geliyor. Başka bir Christian olan Brezilyalı Oliviera Baroni getirildi. Oyuncunun öyle ya da böyle olmasını tartışmayacağım sadece bu bütçelerle takım kuruyorsan böyle önemli bir mevki için kumar oynamaya hiçkimsenin hakkı yok diye düşünüyorum. Ve kim ne derse desin yıllardır bu bütçeleri yönetip bu takımlara "en azından" Rus takımları kadar başarı elde edemeyen her yönetim başarısızdır. Bunu hiçkimse inkar edemez.


Şimdi Poulsen ile ilgili son haber takımında kalışının onaylanması oldu. Herkese hayırlı olsun.

Yaz(a)mamak


Dile kolay 12 gün daha beklesem tam bir yıl olacak yazmayalı.

High Fidelity'ye de yazdım diyecek kadar birşey yazmadım, yazamadım.
Her ikisi de aslında. Hem vakit olarak yoğun ama bir o kadar da kafa olarak yorgun ve yoğun olduğum için böyle oldu sanırım. Şimdi hayatımdaki belirsizlikler teker teker ortadan kalkıyor. Yine yoğun olacağım ama herşeyi "clear" olarak görmek bambaşka olacak benim için.
O zaman başlıyoruz.
Kayıt!