22.04.2008

Futbolun Adaleti Vardır


Futbolun adaleti yoktur dediğimiz zamanlar olmuştur mutlaka ama var olduğunu görmek insanı mutlu ediyor. "Ronald Koeman" Futbolcuyken de pek hazetmezdim ama hocalığına hiç dayanamıyorum. Sezonun en kritik yerinde terkedip gittiği PSV'nin şampiyonluğu kutladığı anlarda kendisi görevden İspanya'da görevden alınıyordu. Ama Koeman ben sana teknik adam olamazsın demedim ki adam olamazsın dedim.

11.04.2008

Devam Edebilmek

Açıkçası benim için pek devam etme ihtimali olmayan futbolculardandı Mutu. Zira herhangi bir şekilde spor dışı olaylara bulaşan, ceza verilen sporcuların pek azı yoluna yüksek bir performans ile devam edebilmiştir. Mutu da bunlardan biri oldu benim için.

Doğduğu şehrin takımı FC Argeş Piteşti'de adını duyurmaya başlayan futbolcu, kariyerini geliştirebilmek adına her adam olacak Romanyalı gibi Bükreş'in yolunu tutar ve Dinamo Bükreş' transfer olur. 1999-2000 sezonunda 33 maçta 22 gollük süper bir performans onun adını tüm Avrupa'nın duymasını sağlar ve Inter'e transfer olur.

Fakat Inter'de sadece 10 maç forma şansı bulabilir ve kiralık olarak Verona'ya geçer ardından da bonservisi verilir. İki sezona yakın Verona'da oynadıktan sonra 10 Milyon Euro'ya Parma'ya geçer. 2002-2003 sezonu kariyerinin en başarılı sezonu olacaktır; 34 maçta 21 gol. Bu başarı onun daha yeni Chelsea'yi satın alan Rus milyarder Roman Abramovich'in büyük transferlerinden biri olarak adanın yolunu tutmasına neden olur.

İlk sezonunda 25 lig maçında 6 gol bulur ancak 2004-2005 sezonunda Mourinho'nun gelmesi ile formasını kaybeder. Takımın yeni hocasıyla yıldızı bir türlü barışmaz. Başlayan sezonda henüz 2 karşılaşmada forma giymişken Eylül 2004'de yapılan kokain testlerinde enselendikten sonra 29 Ekim 2004 günü Chelsea'den kovulur. Ayrıca FA tarafından 18 Mayıs 2005 tarihinde bitecek bir futboldan men cezası alır. Kariyerinin en zor zamanında Juventus ona kucak açar ve 2005'in ilk ayında İtalyan takım ile sözleşme imzalar. 2005-2006 sezon sonuna kadar vasat bir oyun sergileyen Mutu, 8 Temmuz 2006'da 8 Milyon Euro karşılığında kariyerinin tekrar yükselişe geçeceği Fiorentina'ya transfer olur.

29 yaşındaki oyuncu şu ana kadar Fiorentina'da gösterdiği performans ile 2006 yılında Romanya'da Yılın Futbolcusu ödülünü kazanır. Gayet inişli çıkışlı bir kariyer ve bunca patırtının ardından tekrar var olabilmek gerçekten önemli.

Heroes

Bugün Marca gazetesi "Kahramanlarımızsınız" gibi bir başlıkla çıkmış. Hakeme fena halde yüklenmeler var özellikle De la Red'in kırmızı kartı ve son saniyedeki gol için.

UEFA Kupası Son 4

Futbol adına trajik bir gece daha geride kaldı. Ev sahibi takımlar açısından kabus bir geceydi ya elendiler ya yenildiler.

Elbette ki gecenin maçı, hatta sırf bu maç yüzünden preview yazısı yazmadım, ne zaman yazsam favoriler kazanıyor diye ama Abbondanzieri sayesinde yine olan oldu, 114 dakika 10 kişi oynayan bir çok fırsatı değerlendiremeyen Getafe kalecisnini hediye ettiği 2 golle son 5 dakikada teslim oldu. Maç açısından elbette Bayern hükmeden taraftı ve o son iki hatalı gol olmasa şimdi ondan kahraman olarak bahsediyorduk belki de ama işte kalecilik böyle birşey; vezir de eder rezil de. De la Red'in kırmızı kartı ağır mıydı, bakalım Erman Hoca ne diyecek bu konuda. Bu kupanın büyük favorisi olsalar bile hala Şampiyonlar Ligi seviyesinden çok uzakta Bayern. Klinsmann bakalım seneye nasıl bir yenilik getirecek takıma, zira kadronun oynaması gerektiği gibi oynayamadığını herkes görüyor açık açık. Şimdi yarı finalde Zenit ile karşılaşacaklar. Tekke böyle bir maçta bile düşünülmüyorsa ne arıyor orada hala diyorum. Değecek bir lig olsa problem değil.
Yarı finalin diğer eşleşmesi Fiorentina-Rangers olacak. Fiorentina PSV deplasmanında Mutu'nun iki güzel golü ile kazandı, ilki inanılmazdı. Mutu hakkında ayrı bir post yazmak lazım artık. Sanırım finalde göreceğimiz takım da Fiorentina olacak.

Karşılarında bir başka 2-0'lık deplasman fatihi olacak. Sporting'i 2-0 ile geçen Rangers diğer bir yarı finalist. Getafe'li bir yarı finali yine de tercih ederdim.

10.04.2008

Sana Kırmızı Çok Yakışıyor

Ne yaptın adamım o ne kırmızı ceket öyle.
Copa Santander Libertadores'de Chivas-Santos maçından.

Manchester United - Barcelona

Sürprizsiz bir gece daha, aslında çeyrek final kuralarının ardından ortada olan tek eşleşme Liverpool-Arsenal eşleşmesiydi. Buradan hareketle tamamen olağan bir çeyrek final geçti Şampiyonlar Ligi'nde.

Manchester United durumu idare etti, De Rossi yıllar boyunca tartışma konusu olabilecek bir durum yarattı; o penaltı gol olsaydı Roma'nın şansı olur muydu? Zira daha etkili olan taraf Roma'ydı, tabi Manchester United izin verdiği için biraz da. Vucinic yokları oynadı. Yine de çeyrek finalden yukarıları hedeflemek için daha üst düzey bir ileri uç elemanı lazım gibi geliyor Roma için. Esposito forveti ikilemek için çok zayıf bir tercih. Eksik olan Totti olunca tabi nasıl dolduracağını bilemiyor insan. Manchester United Premier League'i düşünerek hareket etti; Rooney ve Ronaldo'yu dinlendirdi. Sonuçta 1-0 ile yarı finaldeler.

Barcelona karşılaşması tam da beklediğim gibi oldu. İki takımın da 4-3-3 oynadığına bakarsak maçın 4-3 falan gibi bitmesini bekliyorsun ama enteresan olarak bir orta saha oyuncusunun golü ile 1-0 biten gecenin diğer maçı. Şanslı kura Barcelona için de geçerli, bu oyunla yarı finali görmek büyük iş gerçekten de.

9.04.2008

Üçüncü Kaleci

Kolay değil açıkçası, takım kritik bir dönemde, herkes tarafından en kolay diye kabul edilen takımı çekmişsiniz kurada, elenmeniz halinde tüm eleştrileri üzerinizde hissedeceksiniz, takımın birinci kalecisi oynayacak denirken bir gün önce, ikinci kalecisi ise maçın henüz 26. dakikasında sakatlanıyor. Kaleye geçmeniz ve durumu idare etmeniz gerek. Böyle bir defansın arkasında fazla iş düşmeyebilir üzerinize ama sonuçta Şampiyonlar Ligi çeyrek finali düzeyinde bir maçta kalye geçmeniz isteniyor. Özellikle soğukken defans iyiydi açıkcası ve Henrique Hilario'ya son 10 dakikaye kadar fazla iş düşmedi, düştüğü anda ise gereğini yaptı Portekizli kaleci. 1975 doğumlu olan Hilario kariyerinde Naval 1 de Maio, Academica Coimbra, Porto, Estrale Amadora, yeniden Porto, Varzim, tekrar Academica Coimbra, Nacional'ın ardından 2006-2007 sezonunun başında Chelsea'ye katıldı. Kaleci her zaman üçüncü tercih olduğu için geldiği günden bu yana sadece 20 küsür karşılaşmada forma giyebildi. Kısmet Şampiyonlar Ligineymiş.

Bir Efsaneydi #3 Roberto ("Codino divino") Baggio

Arsene Başarılı mı?

Dün akşam elenince şöyle bir geçen 5 yılın muhasebesini yapmak geldi içimden. 2003-2004 sezonunda 90 puan ile Chelsea'nin 11 puan önüne şampiyon olduklarından bu yana 4. sezon olacak bu yıl. 71 puan ile lider Manchester United'ın 6 puan gerisindeler. İlk yarıdaki kolej takımı havası dağıldı gibi görünüyor.

Aslında adamı seviyorum ve destekliyorum, 18'ine basmış güvendiği herkesi hiç gözünü kırpmadan oynatabiliyor. Kendisi yaş aldıkça takımın yaş ortalaması düşüyor inanılmaz birşey. Ama tabi bunları yaparken başarılı olup olmadığını da sorgulamak vitrindeki bir takımın hocası olmayı gerektirir. Şunu söyleyeyim eğer Mourinho başarısızsa Arsene Wenger daha da başarısızdır. Chelsea 5 yılda (2007-2008'i takımların son hafta itibariyle bitirdiklerini düşünürsek) 3 2.liği 2 şampiyonluğu bulunurken, Fransız 1 şampiyonluk 1 2.lik, 1 3.lük, 2 4.lük sahibi. Diğer kıstas olan Şampiyonlar Ligi'nde ise Chelsea 5 sezonda 4 yarı final (bu yıl da devam ediyorlar) bir son 16 görürken, Arsenal bir final, iki çeyrek final ve iki son 16 görmüştür. Ama nedense Chelsea acıların takımı olarak adlandırılırken, Arsenal hep bir kolej takımı havasındadır. O zaman da değerlendirme sanki pek adaletli olmuyor gibi geliyor insana.

Champions League Second Two

Şimdi elde var iki.

Diğer ikiyi belirleyecek maçlar bu akşam. Deplasman fatihleri kendi sahalarına dönüyorlar. Roma'da attığı 2 golün avantajı ile son derece rahat ve gittikçe herkes tarafından potansiyel şampiyon olarak görülen Manchester United Vidic'in üzerine bir de Rio Ferdinand'ın oynamama ihtimali çıkınca sıkıntıya düştü. Zira Vidic'i Middlesbrough maçında fazlasıyla aradılar. O'Shea'nin aynı performansı göstermesi pek mümkün görünmüyor. Bu sezon sadece iki karşılaşmaya ilk 11 başlayayan Silvestre kadroda. Oynar mı bilinmez? Tabii işin bir de psikolojik cephesi var. Roma geçen yıl 7-1 kaybettikleri sahada tekrar ama bunu abartmamak lazım, ayrıca iki takım grup maçlarında da karşılaşmış ve içeride Manchester United 1-0 yenmişti. Roma'da da Totti bu maçta büyük kayıp tabi. Ben buradan bir sürpriz çıkacağını düşünmüyorum.

Diğer tarafta deplasmanda 1-0'lık galibiyet avantajı ile çalkantılı bir sezon geçiren Barcelona Schalke'yi konuk edecek. Geçen hafta sonu başkan Laporta kendi döneminde ilk kez beyaz mendilleri gördü pek hayra alamet değil. Messi olmayınca Barcelona yaratıcılıktan olabildiğince uzak görünüyor. Ronaldinho ile ne olduğunu kimse tam bilmiyor, sakat mı değil mi? Deco fena halde formsuz kafasında Barcelona defterini kapatmış gibi geliyor bana, Bojan henüz büyük maçların oyuncusu değil ama mutlaka gittikçe daha iyi olacak. Çok tat verecek gibi bir karşılaşma olmayacak sanırım Barcelona favori ama bu çeyrek finallerdeki sürpriz hakkımı bu maça kullanmak istiyorum zira Barcelona güven vermiyor.

Liverpool - Chelsea

Gönlümden geçenler elendi, aklımdan geçenler yarı finalde. Fenerbahçe'nin akın akın geldiği son dakikalarda diğer tarafta da Arsenal beraberliğe getirdiğinde maçı tamam dedim şimdi Fenerbahçe'de atacak bir tane iş bitecek ama olmadı maalesef.

Chelsea tam da beklediğim gibi oynadı oldukça kontrollü, tabi erken 1-0'ın etkisi büyük bunda ama gene de bir devrede Volkan'ı koruduğu kaleye tam 10 tane şut çektiler az değil. Fenerbahçe defansı ilk 10 dakikadan sonra gayet başarılı idi, Chelsea'nin oyun kurmakta ne kadar zorlandığını herkes gördü açık açık, kaç defa orta sahayı geçmişken defansa top çıkardıklarını hatırlamıyorum ama seyirci bile homurdanmaya başlamıştı ikinci devre ortalarında. Burada işte oyuncu kalitesi ortaya çıkıyor, Colin Kazım eğer Fenerbahçe'de ilk 11'de sahaya çıkıyorsa bu kadronun daha alması gereken çok yol vardır. Zaten en az 70 dakika sadece gezindi. Sonuçta bu ligde başarılı olmak için ofansif oyuncularınızın belli bir kalitenin üzerinde olması gerekir ve kazanmaya dair tek umudunuz Deivid'in ceza sahasından atacağı şuta kalacaksa ordan birşey çıkmama ihtimalini düşünmeniz gerekiyor. Tüm maç boyunca kullandığınız korner sadece 1. Topa sahip olmak yetmiyor, onunla ne yaptığınıza bakmak lazım. %52 topa sahip olma oranı ile scoreboard'da 2-0'ı görürüz. Şimdi artık bu yılın kazanımlarının muhasebesini yapmak önemli. Tecrübe saçmalıklarına girmiyorum. Sadece neleri doğru yaptığınıza bakıp, neler yüzünden daha ileri gidilemedi bunlardan bahsediyorum. Mesela doğrudur ya da yanlıştır yabancı futbolcu kısıtlaması tartışılabilir.

Diğer tarafta tam da öngördüğüm gibi bir futbolsever olarak izlenmesi gereken maç vardı. Bir o tarafa bir bu tarafa gitti geldi maç boyunca, Walcott'un ikinci Arsenal golündeki pozisyon hazırlığı, Torres ve Babel'in golleri. Orada da bugün bol bol hakem tartışması olacak gibi duruyor. Arsene şimdiden maçın bir hediye olarak hakem tarafından Liverpool'a verildiğini söylemeye başladı. Tartışılabilir bir pozisyon. "Penaltı penaltı gibi olmalı"cılardan değilim zira anlık bir durum söz konusu verilse de verilmese de kimse birşey diyemez derim. Gönlümden Arsenal çıksaydı desem de Liverpool daha çok haketti. Sonuçta İngilizler Şampiyonlar Ligi'ni domine etmeye devam ediyorlar.

8.04.2008

Champions League First Two


Şampiyonlar Ligi yarı finalistlerinden iki tanesi bugün belli oluyor.


Bizim için önem taşıyan karşılaşma Stamford Bridge'de Chelsea ile Fenerbahçe arasında. 2-1'lik avatajla çıkıyor Fenerbahçe sahaya. Chelsea bu kez 2 forvet başlayabilir karşılaşmaya Anelka ile birlikte. Bu kez işler çok daha zor olacak bu kesin. Zira eğer Chelsea karşılaşmayı avantajına olacak bir sonuca getirebilirse işlerin oradan geri dönmesi biraz daha zor olacak. Hepimiz biliyoruz ki Şampiyonlar Ligi standardındaki hiçbir takım Sevilla gibi durum 3-1 iken kontrolü Fenerbahçe'ye verip en önemli silahlarını oyun dışına almaz. Bu yüzden çok daha dikkatli olunmak zorunda. Chelsea'nin tüm riskleri alıp Fenerbahçe'nin üzerine gideceğini sanmıyorum. Daha kontrollü ve bu kez oyunun tümünü domine edecekleri şekilde oynayacaklarını sanıyorum. Arsenal karşısında Anelka oyuna girdikten sonraki Chelsea'yi düşünüyorum da Fenerbahçe maçının ilk yarısındaki Chelsea'yi beğenenler sanırım o maçı izlememiş olacaklar. Şu ana kadar şans da Fenerbahçe'nin yanındaydı ama bu akşam en çok ihtiyaçları olacakları maça geldiler.


Diğer karşılaşma aslında tüm Avrupa medyasının şu anda dikkat kesildiği olacak. Londra'da aldığı 1-1'lik beraberlik ile kendi sahasına çıkacak Liverpool. Gerrard ve Torres hafta sonu dinlendiler. Liverpool'un Şampiyonlar Ligi tecrübesi oldukça had safhada. Arsenal daha zorunu Milano'da başardı bir önceki turda. Chelsea-Fenerbahçe maçı ile çakışmasa benim için ilk tercih olarak izlenecek karşılaşma olacaktı tabi CNN Türk verecek mi onu da kontrol etmedim henüz ama Sevilla çakışmasında arada bir Milan-Arsenal maçına gidip gelmiştim. Son olarak gönlümden Fenerbahçe ile Arsenal geçmesine rağmen aklım Liverpool ve Chelsea diyor. Bakalım göreceğiz.

7.04.2008

06.04.2008 ve beyaz mendiller ortaya çıktı......

3-4-7


Ne demek mi? Sırasıyla İngiltere, İtalya ve İspanya'da liderlerin ikincilerle arasındaki fark. Buyrun neler oldu hafta sonu bakalım.

İngiltere'de haftanın kazananı Chelsea ve Everton. Manchester'da 2-0 kazanan Chelsea şampiyonluk iddasını sürdürdü, liderle puan farkını 3'e indirirken, takipçisi Arsenal ile puan farkını da 3'e çıkardı. Fenerbahçe ile oynadıktan sonra rahat rahat Wigan'ı konuk edip, önündeki ve arkasındaki takımların kapışmasını izleyecekler. Arsenal'ın son şansı denebilir, Manchester United'ın berabere kalması onların kopmasını önledi ama artık önümüzdeki hafta daha zorunu yapmaya çalışacaklar. Liverpool takımları bundan sonra 4. Şampiyonlar Ligi vizesi için kapışacaklar. Everton daha Chelsea ve Arsenal ile oynayacak, demek ki ibre biraz da olsa Liverpool'dan yana.


İtalya'da haftanın sürprizini Palermo yaptı, Juventus'u 3-2 ile geçtiler. Roma daha önce yazdığım gibi biraz zorlandı ama Inter rahattı. Milan'da Cagliari'yi 3-1 ile geçmeyi başardı. Udinese Siena ile berabere kalıp UEFA kontenjanından biraz uzaklaştı. Milan ve Samptoria'nun Şampiyonlar Ligi ısrarı devam ediyor ama Fiorentina'da kazandı. Aşağıda Empoli ve Catania biraz da Parma kazançlı, işler daha da karıştı bu arada. Şimdi 5 puanın içinde 6 takım var. Hafta Livorno-Cagliari, Empoli de Parma ile karşılaşıyor, Catania Palermo deplasmanında, Reggina içeride Samptoria ile. Çok zevkli bir düşmeme mücadeleri işte size.


İspanya bol keseden puan dağıtanların ligi olmaya devam ediyor. Haftalar önce söylediğim gibi bu ligi çok kazanan değil az kaybeden önde bitirecek, inanılmaz birşey yani. Real Madrid Mallorca ile 1-1, Barcelona Getafe ile 0-0 berabere kalırken, Villareal Sevilla'ya 2-0 kaybetti. Racing Santander'de Deportivo'ya yenildi kendi sahasında, oranın bir başka kazananı da Atletico Madrid oldu böylece Almeria'yı 6-3 ile geçtiler. Haftaya Real Madrid içeride Murcia ile oynarken Barcelona Huelva deplasmanında olacak. Villareal Almeria deplasmanında olacak. Ama kimsenin 7 puanlık farkı eritmeye nefesi yetecek gibi görünmüyor.

5.04.2008

Wants to be a hunter again...

Günlerin Getirdiği

Fuar ve hastalık girdi uzun sure ara verdik. Bir an önce kapatalım arayı.

Bu haftasonu gözler İngiltere'de olacak sanırım, Arsenal ile Liverpool bir haftadaki 3 maçın ikincisi ile bugün karşı karşıya gelecekler. Liverpool Everton ile Şampiyonlar Ligi mücadelesi veriyor artık, Arsenal için geçen hafta kritikti, 10 kişi Bolton deplasmanında 2-0'dan 2-3 kazandılar, bu şampiyonluk yarışının devamı için bir işaret midir bilinmez ama tam bir puan kaybına tahammülü olmama durumu yaşıyorlar, kaybedilecek puan ya da puanlar onları Şampiyonlar Ligi'ni garantilemiş bir potansiyel 3 kılar yapayalnız. Bakalım hafta içinde kullanamadıkları saha avantajını bu kez kullanabilecekler mi? Onlarla birlikte Manchester United'ı kovalayan Chelsea, rakibinin şehirdaşına konuk olacak, City fena takım değil, onları biraz Tottenham gibi görüyorum aslında, benim için oyunları puan cetvelindeki yer değil. Zor maç olabilir Maviler için. Liderin maçı yarın bahtsız Middlesbrough ile. Rahata kavuşacakları bir hafta olabilir kim bilir.

İspanya'da açıkçası Real Madrid kazanmasın istiyorum. Zira ne onlar ne de Barcelona bu yıl haketmiyor, Villareal'in nefesi yeter mi göreceğiz bakalım, zor tabi. Lider Mallorca, Villareal kritik haftada Sevilla deplasmanında olacak. Şampiyonlar Ligi Sevilla'yı bozdu, seneye Avrupa Kupaları'nda olmayabilirler. Espanyol zorluyor kendilerini. Barcelona evinde Getafe ile oynuyor. Getafe Bayern ile deplasmanda berabere kalarak ülkesine fiyakalı dönüyor. Bir çelme de Barcelona'ya takarlar mı takarlar. En fantastiği seneye Racing Santander'in Şampiyonlar Ligi'ne gitmesi olur onlar da Atletico Madrid ile kapışıyor. Racing Deportivo ile Atletico Almeria ile oynuyor. Her tarafı rekabet bu ligin.

İtalya'da 4 puanlık farkı korumak için elinden geleni yapan Inter Atalanta deplasmanında olacak. Roma ise içeride Genoa'yı konuk ediyor. İkisi de dirençli takımlarla oynuyorlar. Hiç kolay olmayacak bu hafta onlar için. Juventus Palermo deplasmanında, Fiorentina içeride düşme hattındaki Reggina ile karşılaşacak. Şampiyonlar Ligi vizesi için kazanmaları şart özellikle Fiorentina. Kazanırlarsa Udinese, Milan ve Sampdoria iki UEFA kontenjanı için yarışırlar. Hey gidi Milan hey. Düştüğün duruma bak. Sırasıyla Siena, Cagliari ve Livorno ile oynuyorlar. Şimdi burada en enteresan rekabet yukarıdan çok aşağıda; kabaca 6 takımdan 3'ünün düşeceğini söyleyebiliriz ama hiçkimse daha yakın değil zira 3 puan içinde sıralanıyorlar: Empoli, Reggina, Cagliari, Livorno, Catania ve Parma. Zenga'yı takımın başına getiren Catania bunlardan biri olabilir derim zira kendisinin teknik direktörlüğünü pek beğenenlerden değilim. Tabi aşağısı bu kadar kaynayınca yukarıda neler olacağını kim bilir? Her an herşey olabilir yani.

Bakalım neler olacak.

3.04.2008