24.03.2008

Bir Efsaneydi # 2 Zinedine ("Zizou") Zidane



Tanıt Formanı

Şu Turkuaz formayı sevemedim arkadaş, olabildiğince kırmızı, beyaz şeritli formayı giymeleri dileğiyle. Haydi hayırlısı. Bu arada forma tanıtımına Gökdeniz kimin aklına geldiyse tebrik etmek lazım.

Dersimiz İngiltere

Capello dersine iyi çalışıyor herhalde, işte fotoğrafı: ChelseaFC. Fransa ile oynuyorlar bu hafta. Çarşamba 22:00'de Haberturk'de.

Mart Ayı, Dert Ayı

Böyle bir söz vardı hatırladım, bazıları için hakikaten öyle oluyor, Inter mesela ya da Real Madrid, Arsenal için de lig açısından böyle düşünebiliriz.

İngiltere'de düğüm haftalarından birinde Manchester United Liverpool'un çok uzun süre 10 kişi oynamasi ile nispeten rahat kazandı, Ronaldo yine attı, Liverpool için işler epey zor artık, Londra derbisinde ise Chelsea resmen geri döndü, Drogba oyunun son dakikalarını tek başına domine etti, Arsenal'da Fabregas biraz etkisizdi. Arsenal'de inanılmaz bir düşüş var bakalım yakında toparlanabilecekler mi?

İspanya'da bu kez de Real Madrid tökezledi. Hafta içinde Barcelona'yı yenen Valencia bu kez de Real Madrid'i geçti. Bu haftaki galibiyetler Koeman'a önümüzdeki yılı bağışladı diyebiliriz, tabi hala Avrupa hayal, gereksiz beraberlikler olmasa en azından şimdi Atletico Madrid ya da Sevilla civarında olabilirlerdi.

Barca bu hafta 4'ledi, iki gol Bojan'dan ama ben henüz büyük maçların oyuncusu olduğuna inanmıyorum. Puan farkı da 4 artık. Büyüklerin bu performansını görünce Villareal için de nefesleri yeterse şampiyonluk şansı var derim ben, eğer önümüzdeki iki haftayı kazasız geçebilirlerse -ki önce Atletico Madrid sonra Sevilla ile oynayacaklar- şansları var derim ben.

Bizde ise inanılmaz bir sezon geçiyor, liderin bir maç kaybettiğinde 4. olduğu başka bir lig var mıdır bilmem? Aşağıda ise hala kimsenin düşeceğinden emin olamıyoruz ve sadece 7 hafta var. Rekabet açısından güzel bir yıl oluyor.

23.03.2008

Serie A Yeniden mi Başlıyor?

Serie A maçlarının tümü cumartesi oynandı. Günü kısaca 'iyi oynayan kazandı' diyebiliriz. Şike zamanı Juventus'un futbolcuları yapmalanırken bundan aslan payını Inter almıştı. Rovanş niteliğindeki maçı deplasmanda oynayan Juventus kazandı, haketmişlerdi. Sürekli yazdığım gibi Inter birşey oynamıyor uzun zamandır, Camoranesi ve Trezequet'nin gollerine sonradan oyuna giren devre arası takviyesi Maniche karşılık verdi ama bu kadar. Bu en çok kimin işene yaradı peki? Tabii ki Roma'nın. Onlar da kendi evlerinde Empoli'yi konuk ettiler, Empoli küme düşme hattındaki bir takımın çok üstünde performans sergiledi, tabi Roma'nın son 33 dakikayı 10 kişi oynadığını belirtelim, defansının skorları ile 2-1 geçtiler, şimdi puan farkı 4. Haftaya Inter Lazio ile Roma Cagliari ile karşılaşıyor. Roma'nın işi biraz daha kolay görünüyor haftaya puan farkı 1 olur mu olur. Fiorentina Lazio'yu 1-0 yendi, Lazio geçen haftaki zaferin sarhoşluğunda sanırım hala gayet etkisizdiler. Fiorentina böylece Milan'ı yaklaştırmadı, Milan'da ise Ancelotti sesimizi duymuş olacak forveti ikiledi Pato'nun yanına Gilardino ile başladı, deplasmanda Pato'nun golü ile Torino'yu geçtiler, assisted by Gilardino. Torino hala düşme korkusundan kurtulamadı, sonuncu Cagliari ile sadece 6 puan var aralarında. Yani yarış tekrar kızıştı. Sevindik.

İngiltere'de Newcastle nihayet kazandı. Tarihi bir kenara yazın, bir de bir dahaki Fulham maçına bakın herhalde o zaman kazanacaklar tekrar zira en son yine Fulham'ı yenmişlerdi 3.5 ay önce. Neyse geçmiş olsun diyelim.

Tuncay Middesbrough'nun cesur yüreği olmaya başladı, bir üçlük ile resmen takıma nefes aldırdı.

21.03.2008

Hayırlı Olsun

Herkes gitti mi gidecek mi, seçildi mi seçilecek mi diye tartışadursun bakın Vikipedia'ya Adnan Polat'ı başkan, Ahmet Akcan'ı da teknik direktör yapıvermiş, sezon sonu da Mustafa Denizli geliyormuş haberiniz olsun. Hadi hayırlısı.

20.03.2008

Bir Efsaneydi # 1 Artur ("Zico") Antunes coimbra

Hafta Arası Maçları

Bu hafta arası maçlarını bizim Super Lig için de ciddi ciddi konuşmak lazım. Hem yanar sıcakta oynamamak adına hem de "çarşamba-pazar oynuyoruz, takım yorgun" safsatasını artık kullanmamak adına. Gün gene pek çok ligde muhteşem karşılaşmalar vardı. Hangisinden bahsetsek ki? İngiltere'den başlayalım o zaman:

Tottenham-Chelsea benim de takip etmek üzere seçtiğim maçtı. Sporx'den de Roma derbisi Lazio-Roma'yı izlerim diyordum bir yandan ama nedense görüntüyü bir türlü alamadım, radyo gibi ses dinlemek de işime gelmedi ama yaptığım seçimden memnunum zira harika bir karşılaşmaydı. Tottenham 3-1 geriye düşmesine rağmen maçı çevirmeyi başardı. Anlatılmaz izlemek lazım karşılaşmalarından biriydi. Bu takım önümüzdeki yıl çok daha iyi yerlerde olabilir en azından artık atmayı öğrendiler, yememeyi öğrendikleri zaman en azından Everton civarında olabilirler derim, fazlasını şimdilik beklememek lazım ama potansiyel var. Chelsea şaşırtıcıydı, Joe Cole eski günlerine dönmüş gibi ama defans döküldü resmen. Duran top zaafiyetleri çok fazla. Scheva 90. dakikada girdi, Lincoln'e selam olsun. Tottenham böylece Arsenal ile birlikte ligin en çok gol atan ikinci takımı ünvanını paylaşmaya başladı. Bu kadar çok gol atan bir takımın 11. olması inanılmaz, keramet en çok gol yiyen 4. takım olmalarında tam 51 gol: Yuh!

Manchester United yine kazandı ve artık liderliği perçinli. Ronaldo santraforsuz takımda oynamanın avantajını gole doymayarak kullanıyor.

İtalya'da enteresan sonuçlar vardı dün. İlk 5'de kazanan yok Samptoria ve Udinese'ye yaradı bu çarşamba maçları.
Milan daha ne kadar tek forvet oynamaya devam edecek bilmiyorum ama Pato'ya çok yükleniyorlar ve işlerin böyle yürümeyeceği ortada, Ancelotti'ye destek vermeye devam etsinler.
Fiorentina yine kısmen üstün oynadı ama Napoli evsahibi olmanın avantajını gole çevirmeyi başardı.
Sene başından bu yana söylediğim şey bu Inter hala nasıl lider anlamıyorum, artık bu maçın istatistiklerinin ardından söylenecek bişey yok sadece Genoa için kaçırılmış bir galibiyet var diyebiliriz: şut 21-4, kaleyi bulan 6-1, corner 10-4 ve topa sahip olma oranı %67-%33. Hangisi mi büyük takım? İkincisi.
Roma derbisinde Lazio kagıt üstündeki iç saha avantajını kullanır gibi gol buldu, Roma nispeten daha iyi olan taraftı, maçın hakkı beraberlikti ama ne olursa olsun son dakika golleri futbolun en güzel taraflarından biri.
Sevgili NTVSpor'un -maç belirlemede kendi insiyatiflerinin ne kadar olduğu konusunda bir bilgim yok ama- bu kadar maç arasından tutup en kısır olmaya aday Empoli-Juventus maçını seçmesi hakikaten hayrete düşürdü beni. İnsan test yayından çıktığı hafta en azından ekstra bişeyler yapma gayretinde olur. Tottenham-Chelsea maçı ile dönüşümlü izlediğim -açıkçası bir süre sonra 10 dakika İngilizlere 1 dakika İtanyanlar'a bakmaya başladım- ve sonradan kritik ve istatistiklerinden anladığım kadarıyla sıradan bir İtalya Ligi karşılaşması, ne gol var ne pozisyon. 1'er puan.
Bu yıl bu ligi Roma'nın alması futbolun güzelliği açısından şart. Bu yıl sonuna kadar hep destek, tam destek.

18.03.2008

Owen'a duacı

İlk zamanlarda blog'a heyecanla haberlerini yazmıştım "Kral'ın Dönüşü" diye de fiyakalı bir başlık atmıştım, bende midir nedir uğursuzluk o gün bugündür galibiyete hasretler. Championship takımı Stoke ile yaptıkları FA Cup maçını saymazsanız eger 15 Aralık Fulham galibiyetinden bu yana kazanamıyorlar. Newcastle gibi hacim olarak büyük ama başarı olarak pek öyle olmayan bir klüp içi bile katlanılır bir süre değil. Başta Kev olmasa çoktan "yeni" bir başlangıç yapmışlardı ama adamın ağırlığı var. Ne kadar daha dayanabilir bilmem zira bu takımın toparlanma ihtimali en azından bu sene için mümkün görünmüyor, bizim Trabzonspor durumundalar ama bir fark bizimkiler satarak düşüyor bunlar alarak. Tabii yapılan transferlerdeki akılcılığa hiç değinmiyorum. Değinecek birşey yok çünkü. Dün de Birmingham karşısında 1-1'i Owen'ın golüyle kurtardılar. Niye kurtarma dediysem?

Maske Düştü


Bu iş iyice enteresan bir hal almaya başladı. Rijkaard ile yakalanan "kolej takımı" havasının bittiğinin resmidir sanırım artık bu. İspanyol gazetelerinin manşetleri Ronaldinho'nun sakat olmadığını "kapı" gibi belgelerle kanıtladılar. Real Madrid'in yenildiği hafta kaybedilen 2 puan da olunca basın iyice yüklenmeye başladı. Doğruluk payı nedir bilinmez ama eğer öyleyse Ronaldinho için İspanya günlerinin bittiği anlamına gelebilir bu. Baksanıza sport yukarıda kullandığım başlığı kullanmış. Zor günler hepsi için.

17.03.2008

Çıkmaz!!!

Marca gazetesinin başlığıydı bugün "Punto muerto"yu sanırım en iyi böyle çevirebiliriz. Sport'un web manşeti "Defanssız Barca", gazete manşeti ise af dileyemeyeceklerini söylüyor. As'ın ki "7 Puan!!!". Benzer başlıklar diğer gazetelerde de. En güzel yorum bence Sport'un. Hakikaten sadece Barcelona için değil La Liga için de söylenebilir bu. Böyle bir bol keseden puan dağıtma uzun süredir hiçbir "major" ligde görülmemiştir herhalde. "Oyunun her iki yönünü okuyabilme" son dönemlerin bilinen klişesi ya burada değinelim madem. Sanırım İspanyol takımlarının problemi de bu. Orta alansızlar, sanki defans ve ofans olarak ikiye ayırıyorlar takımı. Barcelona Fabregas'ı neden almayacaklarını söylerken Bojan örneği veriyor, ona da İngiltere'den teklif gelmişti ama o gitmedi, giden bir daha dönemez diye ancak Bojan ile Fabregas farkını tam da bu "iki yön" açısından gözden kaçırmamaları gerek. Bu ligi bu sene çok kazanan değil az kaybeden alacak belli oldu artık.

14.03.2008

Keep Going to Moscow

Liverpool-Arsenal
Fenerbahçe-Chelsea
Schalke 04-Barcelona
Roma-Manchester United

13.03.2008

16'da 8


Kupa II'de son sekiz belirlendi.

Şampiyonlar Ligi eleme maçlarının ardından UEFA Kupası'nda da iki takımı penaltılar belirledi; Fiorentina ve PSV bir üst tura çıkan takımlar oldu. Everton elinden geleni yaptı, bu kadar formdayken Yakubu'nun kaçıması umarım bir form düşüklüğüne neden olmaz, Tottenham bu maçta gösterdiği gayreti ilk maçta göstermiş olsa güle oynaya bir üst turda olurlardı. Gerets'in Marsilya'sı Zenit'e elendi. Zenit sezon hazırlık devresinde olduğu için zordu aslında işleri, başardıkları büyük iş gibi geliyor bana, bir takım için herhalde en iyi sezon hazırlığı değil mi UEFA Kupası maçları oynamak, bakalım ligde erken pil bitme sorununa yol açacak mı? Tekke'ye +1 asist yazdık, iyi oldu. Anderlecht kısmi yedek Bayern'i yendi, Serhat gol attı, Bayern yoluna devam ediyor. Getafe büyük iş yapıyor, Laudrup'un yıldızı parlıyor. Yakında Barcelona ya da Real Madrid için adı geçmeye başlar artık. Leverkusen ülkedaşını eledi gol averajıyla ve son iki takım ise perşembe maçlarıyla Rangers ve Sporting oldu.

12.03.2008

Inter Milan 11.03.2008





İnenler Çıkanlar

Futbolun adaleti her zaman olmasa da bazen oluyor ve hırs herşey için yeterli olmayabiliyor. Mesela Raul'un hırsı Real Madrid'i bir üst tura taşımadığı gibi Zanetti'ninki de Inter'ı taşımadı. Kötü mü oldu? Hayır.

Kazanandan başlayalım.

Keyif veriyorlar ne diyelim, "El Nino + 10"u biraz abatılı buldum açıkçası, o atıyor ama Liverpool takım olarak oynatmıyor, dün Inter'in kazanma ihtimalinin olabildiği bir an oldu mu sizce? Açıkçası benim öyle bir hisse kapıldığım olmadı. Inter'i iki karşılaşmada da yenerek elemek hakikaten büyük iş.

Şimdi Sevilla'da başımıza gelen burada gelmez diye rahat rahat konuşabiliriz diye düşünüyorum. Saraçoğlu'ndaki 1-0'lık ve San Siro'daki 3-0'lık maçlardan sonra Fenerbahçe'li arkadaşlar ile yaptığım sohbetlerde her zamanki gibi alınmamaları için Fenerbahçe'nin başarısını küçümsemek adına değil ama genel olarak Avrupa futbolu ile ilgilenen herkesin bileceği gibi şu an Inter'in ekstra büyütülmemesi gerektiğini ifade ediyordum, zira 1-0'lık karşılaşmayı izleyenler hatırlayacaktır 'kahvehane azıyla' Fenerbahçe ile Inter 'sabaha kadar oynasalar' Inter'in gol atacak takati yoktu. 3-0 yendikleri karşılaşmada da Fenerbahçe'yi suçlamıştım. Fenerbahçe'nin bu yıl özellikle Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında ayrı bir konsantrasyon ile oynadığını biliyoruz ancak ne kadar iyi olurlarsa olsunlar hiçbir gerçek dünya devini kaleyi bulan şut istatistiği 1'e mahkum edemezler. Bu kadar silik olabilen bir takım, o anda o kupada ağırlığı olacak bir takım değildir, bahsettiğim sonuç değil oyun. Aynı tarz sürprizi yapan Beşiktaş'ın rakibi Liverpool'u yendiği karşılaşmanın istatistik rakamlarına bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız, şut 14 - 26, kaleyi bulan 3-6, korner 4-11, topa sahip olma oranı ise %36-%64. Neredeyse bütün olumlu istatistiklerde Liverpool'un inanılmaz bir üstünlüğü var. Şimdi böyle yenilebilirsiniz, ama diğeri kabul edilebilir bir durum değildir.

Herhalde bizim gördüğümüzü Inter'deki herkes görüyor ki Mancini sezon sonunda gitme kararını verdi ve kazan başladı kaynamaya, tam ortasında ki var peki: Jose Mourinho. Bana yapacak çok işi varmış gibi geliyor ama bir futbolsever olarak yapmasını istediğim en önemli şey diğer klüpleri de etkileyerek Serie A'ya topyekün rekabeti ve heyecanı geri getirmesi olacaktır. Sever ya da sevmezsiniz farkını ortaya koyacaktır.

10.03.2008

Kupa Devrimi



Futbolun güzelliği de bu değil mi zaten? Bazı yazarlarda ve birçok blogda okuduğumuz üzere artık kupa statüsünü konuşmamız gerekiyor. Aslında fazla olmadı değişeli ama bir kupa için seçilebilecek en kötü statüyü seçtiler tebrik etmek lazım. Hafta sonu takip ettiğimiz İngiltere FA Cup mücadeleleri bu kupaların nasıl gerçekten herkes tarafından önemseniz hale gelebileceğinin kanıtı oldu. Çok uzun süredir bizim terkettiğimiz tek maç ve bildiğim kadarıyla hiç uygulamadığımız seri başı olmayan statü. Sizin küçük takımlar için fikstür gereği yarattığınız her maç onların kupaya devamlılığını azaltacaktır. Portsmouth, Barnsley, Cardiff ve West Brom şeklinde bir yarı final sizce bizim kupamız görmüş müdür ya da bu statü ile görebilmesi mümkün müdür? Zor. En son hatırladığım - ki bu takımlarla karşılaştırılınca o kadar da sürpriz olmuyor - Kocaelispor'un başarısıydı. Adana Demirspor'u yarı finalde ya da finalde görmek istemez miydiniz?

6.03.2008

5,6,7 ve UEFA


Dün yine sürprizliydi. Yine en büyük sürprizin kahramanı bir kaleci oldu. Bakalım.

Sürprizin en büyüğünü Schalke yaptı. Normal süresi ve uzatmaların sonucu 1-0 olunca maç penaltılara gitti ve Manuel Neuer Volkan'dan sonra kahraman olan ikinci kaleci oldu. Aslında Sevilla-Fenerbahçe maçındaki durum orada yoktu denebilir. Yani penaltılarda hesaplaşılma durumu iki denk takım için adaletli bir son mücadele oluyor. Ama şimdi 12'si kaleyi bulmuş 3 şut, 11 korner, %59 topa sahip olma rakamları da 1-0'dan daha rahat bir sonucu kazandırabilirdi Porto'ya. Tam kaleci mahareti yani. Schalke, Fenerbahçe ile Çeyrek finalin zayıf halkası oldu böylece. Tek beklentileri birbirleri ile karşılaşabilmek.


Dün yine de sürprize açık denebilecek bir mücadele diyerek bahsettiğim karşılaşmada beklediğimiz sürpriz çıktı. Roma Real Madrid'i 1-2 yenerek son 8'deki muhtemel tek İtalyan oldu. (Zira bir mucize de Inter'e lazım) Roma keyif veriyor, ortanın ortası bu kadar güçlü bir takım yok herhalde. Zaafları kanatlardı. Oralar da boştu. İşlerine geldi.



3. İngilizChelsea 3-0 ile geçti Yunan takımını ve çeyrek finalin muhtemel yarısını oluşturacak olan İngiliz ekibinde yerini aldı. İngilizler Avrupa futboluna ağırlıklarını koyuyorlar artık. Eğer gerçekleşirse bunu daha önce hangi ülke başarmıştı dersek cevap: Hiç. Şampiyonlar Klüpler kupasında zaten statü gereği çeyrek finalde 4 tane aynı ülkeden takım olması imkansızdı. Lig statüsüne geçildiğinden bu yanda ise defalarca 3 gerçekleştiren oldu ama 4'ü gören olmamıştı. Haftaya çarşamba bu sorunun cevabını bulacağız. UEFA Kupası'na geçmeden ve hazır yeri de gelmişken Inter-Liverpool karşılaşmasına değinelim.


Inter'in formu aşağıya seyir izlerken Liverpool ve Torres gittikçe açılıyor. Dün de bir önceki hafta Chelsea tarafından 4'lenen West Ham'ı 4'lediler. Çarşambadan önce hafta sonu Liverpool içerde Newcastle ile Inter'de Reggina ile karşılaşacak. "King" in ve Emre'nin takımı galibiyet için biraz daha bekleyecek sanırım. Küçük bir not düşme hattındaki Reading'den sadece 3 puan fazlaları var. Neyse bu ayrı bir yazı konusu, şu anda yukarıdakilerle ilgileniyoruz. Deyeceğimiz Inter'de Milano'da Liverpool'a 3 atsın, ben de bikini..... Neyse boşverin.

Buyrun bu akşama:

Anderlecht - Bayern Münih
Güzel maç. Anderlecht, "baaak bizi eleyen Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalde" diyor ama biri lütfen arkadaşlara karşılarındaki rakibin Bayern olduğunu hatırlatsın. Bunu yutacak rakip var yutmayacak rakip var.

21:45 Fiorentina - Everton
Gecenin maçı benim için. Evsahibi en sonra Juventus'u deplasmanda yendi ama genellikle kaliteli kadrolara karşı zorlanıyorlar. Everton yenilgiyi unuttu resmen 10 maçtır yenilmiyorlar, en son 8 Ocak. Tahminim Everton ikinci maç için elverişli bir skor alır. Gollü bir beraberlik gibi mesela.

21:45 Marsilya - Zenit St.Petersburg
Tekke'li Zenit Şampiyonlar Ligi'nden gelen Marsilya karşısında. Fransızlar galibiyete yakın.

22:00 Bolton - Sporting Lisbon
Bolton'un durumu heyecan verici, neredeyse düşme hattındalar, Lisbon liderden çok uzakta, Anelkasız Bolton'un sanırım gelebileceği en iyi yer, favori Sporting Lisbon.

22:00 Rangers - Werder Bremen
Werder Bremen bu yıl iyi. Hamburg ile Bayern'in ensesinden ayrılmıyorlar. Rangers için lige bakıp konuşmak mantıksız biliyorsunuz ama bana oldum olası tat vermeyen bir takımdır. Bremen Ibrox Stadium'da durumu idare eder, Almanya'da da geçer derim ben.

22:05 Bayer Leverkusen - Hamburger SV
Bayern ve Werder'in takipçileri karşılaşıyor, hep çok sıkıcı gelmiştir böyle aynı ülkenini iki takımı karşılaşınca kupalarda. Ligde Hamburg içeride 1-0 kazanırken, Leverkusen'de 1-1 berabere kaldılar. Denk güçler.

22:05 Tottenham - PSV Eindhoven
Benim bu yıl izlemekten en çok zevk aldığım takımlardan biri Tottenham. Henüz ligde sıra olarak meyvelerini toplamadılar ama takım yapısı olarak toparlandılar. PSV de iyi gidiyor. Güzel iki maç daha. İngilizler alır derim.

22:30 Benfica - Getafe
Getafe'de Tottenham gibi iyi futbolunu lige yansıtamayanlardan, Real Marid ve kupa maçında iyiydiler. Benfica Sporting ile Portekiz Ligi'nin Avrupa'daki son iki takımı. Her türlü sonuca hazırlıklı olmak lazım.

We'll see.

5.03.2008

Dün Gece ve Sonraki 3

Dün geceden başlayalım.
Benim için %50 sürprizli bir geceydi. Şahsen, bir futbolsever olarak Milan-Arsenal maçını takip etmeyi tercih ettim. Sevilla UEFA kupasını aldığı zaman bile benim için üst düzey izlenir bir takım değildi. Kaldi ki iki kupa arasında çok ciddi farklar olduğuna inanıyorum. Yani herkes Porto'nun yaptığını yapacak diye bir kaide yok.


Şimdi bu girişi okuyanlar Fenerbahçe'nin galibiyetini önemsiz kılmak adına bu cümleleri sarfettiğimi düşünmesinler. Ben sadece söz konusu galibiyetten duygusallığı düştüğümüz zaman geriye kalanları burada sizinle paylaşıyorum. Fenerbahçe'nin ne denli büyük bir iş başardığı kesinlikle ortada. Dün bana sorsanız Fenerbahçe ve Celtic'in tur geçme olasılıklarını mucize ile adlandırırdım. Her ne olursa olsun karşınızda Sevilla var. Ben 2-0 geriye düşmenin aslında Fenerbahçe'nin işine yaradığını düşünüyorum. Bazı maçlarda erken geriye düşmek size maçın gidişatı anlamında avantaj sağlar. Genellikle en rahat oldukları yer olan İspanya Ligi'nde bu yıl 26 karşılaşmada sadece 12 galibiyetleri var. Genel olarak Avrupa'yı düşünürseniz önemli bi takım ama Şampiyonlar Ligi açısından öyle olduğunu sanmıyorum. Önemsenecek iki futbolcu var biri Kanoute diğeri Alves. Bakıldığı zaman Fenerbahçe'nin de en az Sevilla kadar çeyrek finalde olmayı hakettiğini söyleyebiliriz.


Fenerbahçe açısından altını çizmek istediğim iki oyuncu var Uğur Boral ve Deivid. Jesus Navas mı? Tamam Football Manager oynuyor olabiliriz ama futbolu oradan takip etmiyoruz sonuçta. Bu kadar övdükleri genç yetenek yazın İspanya Ulusal Takımı'nda olacak mı? Sanmıyorum.


Benim için gecenin bir diğer sürprizi Arsenal oldu. Dünkü yazımda Milan'ın tek tutunacak dalının kaldığını ve farklı bir konsantrasyon ile oynayabileceklerini söylemiştim. Fena da değildiler ama Arsenal'ın bu kadar dirençli olabileceğini sanmıyordum açıkçası. Ve Barcelona sportif direktörü acaba dün Cesc ile ilgili söylediği sözler yüzünden üzgün müdür? Milan için artık değişim zamanının geldiğini resmen söyleyebiliriz. Aslında tüm bir İtalya Ligi açısından da. Inter ve Roma'nın da işinin ne denli zor olduğunu düşünürsek İtalyansız bir çeyrek final olası ve umarım olur da belki tekrar şapkalar önde değerlendirme yaparlar.


Barcelona ve Manchester United için söylenecek fazla birşey yok. Kısacası Fenerbahçe ile aynı akşam tur vizesi alan takımların bir sonraki turda rakip olmamaları tercihimiz olacaktır.


Gelelim bu akşama.

Porto-Schalke
Enteresan maç. Porto büyük favori. Kasım ayından bu yana enteresan bir istatistik geliştirdiler; gol yedikleri maçları kaybediyorlar. Yani pek gol yemiyorlar. 2008'de sadece Sporting Lisbon ve Schalke'ye yenildiler. Liglerinde de açık ara liderler. Schalke'nin durumu biraz Sevilla gibi Bundesliga'da. Onlar için Avrupa'da yolun sonu diyebiliriz.

Chelsea-Olympiacos
0-0'ın rövanşı. Chelsea için bu yıl gidebildikleri en iyi yere kadar gitmeleri başarı, fazla birşey beklememek lazım, her kafadan bir ses çıkıyor zira. Doldurdukları futbolcularla iddalı da bir reserve takım sahibi oldular. Orada şampiyonluk gelebilir bak. Yunan Ligi bizim lig gibi rekabetli bu yıl, eğer Olympiacos'u tutarsa bu diri tutar o kadar.

Real Madrid-Roma
İşte gecenin maçı. Roma böyle gergin maçlarda daha da gerilir. Bu yıl fena gitmiyorlar. Real Madrid inanılmaz iniş çıkışlı. 2-1'de iki maçlı eleminasyonda en sakat sonuçlardan biridir. Merakla takip edeceğiz. Normalde Real Madrid diyoruz ama sürprize açık gene de.