20.05.2008

Post Sezon Yorumlaması

Madem en güzel zamanları geçirdik, o zaman topluca bir bakalım neler olmuş "main" liglerde. Sonra zaten önümüzdeki maçlara bakacağız mecburen.

Hafta sonu itibariyle tüm ligler nihayetlendi ve gözler artık onlu sayılarla ifade edilen gün kalan Avrupa Şampiyonasına çevrildi. Ona da geleceğiz.

En nefes kesesi İtalya ve İngiltere idi. İspanya ve Almanya haftalar öncesinden belli oldu, özellikle İspanya bu yıl hiç tat vermedi zaten.

İngiltere'se iki puan farkla son hafta şampiyonluğunu ilan eden Manchester United sezon boyu götürdüğü istikrarını korumayı bildi. Chelsea'nin bu kadar devam edebileceğini bile bir çokları düşünmezken hem ligde hem de şampiyonlar liginde sona kadar başarı ile mücadele ettiler. Kimsenin değil de hala onların dağilmasından bahsetmek biraz haksızlık. Onlar başarısızsa kim başarılı kardeşim. Tamam sahibi, kenar yönetimi, futbolcuları düşünürsek pek sempatik bir takım olduklarını söyleyemeyiz ama yine de hakkını vermek lazım. Sir kısa süreli bir kötü gidişin ardından takımı yeniden toparladı ve başarıya aç bir takım yaratmasını bildi. Arsenal ve Liverpool diğer iki Şampiyonlar Ligi yolcusu olarak 3. ve 4.'lüğü paylaştılar. Özellikle Liverpool'un artık bir lig başarısı zamanı geldi, yoksa Benitez'i bir yıl sonra orada göremeyebiliriz. Arsenal için ise artık gerçek bir takviye zamanı geldi diye düşünüyorum. Bazı oyuncuların sakatlıkları ciddi olarak yarıştan kopartacak kadar etkiliyor onları bknz Van Persie. Fabregas'ın sakatlandığını düşünemiyorum. Belli yerleri direkt oynayacak adamlarla takviye etmeleri acildir. Reading, Birmingham ve düşmesi haftalar öncesinden belli Derby düşen takımlar oldular.

İtalya hakikaten nefes kesti. Keşke Roma'yı ve Ibrahimoviç'i ortak şampiyon ilan edebilselerdi. Adalet yerini bulurdu. Zira Inter'in Ibrahimoviç dışında bu şampiyonluğu hakettiğine inanmıyorum. Roma'ya çok daha yakışırdı gibi geliyor. Juventus ve Fiorentina diğer Şampiyonlar Ligi talihlileri. Talihli diyorum zira Milan gitmemek için elinden geleni yaptı, Fiorentina'ya da yakıştı hani. Milan nasıl hazımlı bir takımmış kardeşim hala dal kıpırdamıyor, iyi mi kötü mü tartışılır tabi. Empoli, Parma ve Livorno veda ettiler. Catania'nın gitmesini daha çok isterdim gibi geliyor. Aşağıda da uzun yıllardır böyle bir kümede kalma yarışı görmemiştik.

Bayern 10 puan farkla şampiyon oldu. 34 maçta 22 galibiyet bence bu takımın hakkı değil kesinlikle. Bu yüzden yönetimin sezon içinde aldığı hoca değişikliği kararı kesinlikle doğrudur. Werder Bremen ve Schalke diğer Şampiyonlar Ligi yolcuları. Ama sadece yerleri böyle olduğu için, açıkçası rakip olamadılar Bayern'e. Dortmund şaşırttı, biraz daha sıksalar ligden düşeceklerdi. Hey gidi hey nereden nereye. Peki kimler düştü: Nurnberg, H. Rostock, Duisburg.

İspanya ise tel tel dökülenlerin sezonunda Real Madrid'in bariz bir şekilde diğerlerinden çok puan alması ile değil diğerlerinden az puan kaybetmesi ile şampiyon oldu. Yılın bence sürprizi Villareal'in Barcelona'nın tam 10 puan önünde sezonu bitirmesi idi. Real Madrid muhtemelen birkaç takviye ile geçirecek transfer sezonunu ama bence bu hata olabilir. Barca ise muhtemelen yeniden yapılanacak. Zaten hoca değişikliği ile başladılar bile. Şampiyonlar Ligi'nin 4. takımı ise İspanya adına Atletico Madrid olacak. Bu arada koca Zaragoza'nın Murcia ve Levante ile birlikten lige veda etmesini de gördük ya herhalde daha büyük bomba Valencia'nın düşmesi olabilirdi. Hoş Koeman kalsaydı onu da görebilirdik ya.

Fransa'da ise Lyon resmen baydı artık 7. şampiyonluk ile. Portekizde Porto, Hollanda'da PSV, Yunanistan'da Olympiacos, Belçika'da Standard Liege, Avusturya'da Rapid Vien, İsviçre'de Basel şampiyon oldular.

Ligimizde ise aynı İspanya ve İtalya'daki gibi son haftaya taşınan yarışta gülen taraf Galatasaray oldu. Üzüldüğümüz nokta Sivasspor'un hiçle yetinmesi oldu. En azından bir UEFA yakışırdı kendilerine.

Bundan sonra ne yazacağız; Avrupa Şampiyonası ve bol bol transfer dedikodusu.

Hiç yorum yok: